Asit reflü, Mide ve duedenumda ülsere sebeb olan başka bir etkende , 1982 de Barry Marshall ve Robin Warren tarafından tanımlanarak ve insan sağlığı üzerinde önemi vurgulanan Helicobacter olarak bilinen bakteridir. Bu grubunun içerisinde insanda hastalığa sebeb olanı ,hepimizin bildiği Helicobacter pylori’dir. Helicobacter bakterisi karakteristik olarak Gram negatif spiral, mikroaerofilik bir bakteri olup, saldığı enzimler ile mide ve duedenum mukazasında ki aside dayanarak, mukazaya tutunabilen ve bunun sonucu mukuzada tahribatlara yol açarak ülsere sebeb olan ve daha ileri tedavi edilmemiş seyirlerde de kansere giden bir tablo sergilemektedir.
Dünyada populasyonun neredeyse % 50 si bu bakteriyi taşımakta olup, bu oran genellikle temizliğe daha az dikkat edilen az gelişmiş ülkelerde ise daha yaygın rastlanır. % 80 oranında helicabacter taşıyıcılarında herhangi bir belirti göstermemesine rağmen, ilerleyen yaşlarda ise % 20 oranında tedavi edilmesi zor olan ülsere veya % 2 oranında da bir den ortaya çıkan duedenum kanserlerine sebeb olmaktadır.
Genelde basit bir akut infeksiyon seyrinde olduğunda gastrit, mide yanması, karın ağrısı, asit reflu, hazımsızlık, yemekten sonra gas oluşumu, ağız kokusu veya mide bulantısı gibi görülür. Daha ilerlemiş kronik vakalarda ise bakterinin devamlı saldığı enzimler ile oluşturuduğu mukus tabakası mide de ( corpus) veya duedenumda (pyloric antrum ) inflamasyona yol açarak gastrik ülserlere sebeb olmaktadır.
H.pylori tanısı nefesten üfleme ile yapılan üre miktarını ölçme testi, kanda yada dışkıda antikor tarama testleri ile yapılabildiği gibi endoskopi ( mideye uzatılan hortum )ile alınan biyopsiden üretilen mikrobiyal kültürü ile yapılmaktadır. Biyopsiden alınan bakterinin antibiyotiklere karşı direncini ortaya çıkarması ve gereksiz antibiyotik kullanımın önüne geçmesi dolayısı ile günümüzde tercih edilen bir yöntemdir.
Fakat ülkemizde ve dünya da antibiyotiklerin yayın kullanılması sonucu oluşan direnç bu bakteriyide zaman içerisinde dirençli hala getirdiği için 3 lü ve ya 4 lü antibiyotik kullanımını dahi başarısız kılmakta ve bizi bu bakteriyi doğal yollarla alt etmeye sevk etmektedir.
Doktor tarafından verilen anti asidler ve asit pompoları olan ilaçlar hastalığın sadece belirtilerini hafifletmekte dir. Bu durumun farkında olan bazı bilim adamları da bu konun üzerine giderek bir çok bilimsel yayında çalışmalarına önemli bir yer vermişlerdir. Helicobacter pylori ile ilgili dünyada bir çok çalışma mevcuttur. Bu çalışmalarda size bir doğal yollarla bakterinin üremesini kontrol altına alan ve düzenli bir kür uygulandığında ise eradikastonuna yardımcı olacak bir kaç yol göstermek istiyorum.
H pylori bakterisinin tedavisinide önerilen yöntemler:
1. İlk önce günlük su miktarını arttırmak ,H.pylorinin oluşturduğu inflamasyonu azaltacaktır. Taze organik sebze ve meyva yemeği alışkanlık haline getirmek. Yurt dışında önerilen sebze ve meyva tüketimi günde 5 çeşittir. Mesela Brokoli yüksek miktarda antioksidan sulphoraphane içerdiği için hem kanser tedavisinde hemde H.pylori bakterisinin büyümesini bastırır. (5)
2. Beyaz undan yapılmış gıdalar gibi ekmek, pasta; bunun yanında inek sütünden yapılmış gıdalar, yağ oranı yüksek olan yemekler, rafine şekerli ve çikulata da -mide astarının inflamazyonuna sebeb olduğu için- çok sıklıkla tüketilmemelidir. Diğer önemli olan mideyi çok doldurmamak ve akşamları ise çok hafif yemek, kesinlikle şekerli meyva ve unlu şekerli gıdaları yatmadan iki saat önce tüketmemek.
3. Kafeinli içeçekler, kahve, çay ve ayrıca alkol ve gazlı içeçekler ve çok baharatlı yemeklerden kaçınmak gereklidir. (Bunun zıttı olarak ilgimi çeken başka bir çalışma da ,aslında yemeklerde yüksek miktarda baharat kullanılan yörelerde mide rahatsızlıklarına az rastlanmış olmasıdır. Eğer çok küçük yaşlaradan beri baharatla beslenen bireylerseniz H.pylori’nin midede kolonize olmasını engellemektesiniz ama malesef ilerki yaşlarda baharatlar mideye rahatsızlık vermektedir.)
4. Mastik Gum denen damla sakısının invitroda H.pyloriyi inhibe ettiği gösterilmiştir (1,2)
5. Yemeklerinizde taze sebze yanında sarmısağı sıklıkla kullanmayı ihmal etmeyin. Sarmısak doğal bir antibiyotik olduğu gibi mikroorganizmalar üzerinde antibakterial, antiviral, antifungal ve antiparazitik olması yanında H.pylori yi eradike ettiği bir çok çalışmada ilede ispatlanmıştır. Öneri günde bir kaç tane diş organik sarmısak yutmak.
6. Sabah aç karnına bir bardak suya bir çay kaşığı bi karbonat katıp iyice erittikten sonra içilmesi, mideyi gün boyunca asit oluşumundan korumaktadır. Yanlız dikkat edilmesi gereken bi karbonatta Talcid yada Renin denen ilaçlar la aynı içeriğe sahip olduğu için aslında hastalığın belirtilerini hafifletecektir.
7. Manuka balı çalışmalarla kanıtlandığı üzere H.pylori üzerinde antibakterial özelliği dolayısı ile ülser tedavisinde kullanılmaktadır. Aç karnına bir iki kaşık tüketmek yararlıdır.
8. Elma sirkesi, Kekik yağı ve Aleo vero suyu ve Probiotiklerinde çalışmalarla etkili olduğu kanıtlanmıştır.
1.Antimicrob Agents Chemother. 2007 Feb;51(2):551-9. Epub 2006 Nov 20.In vitro and in vivo activities of Chios mastic gum extracts and constituents against Helicobacter pylori.
2.World J Gastroenterol. 2011 Jun 7;17(21):2585-91.Helicobacter pylori neutrophil activating protein as target for new drugs against H. pylori inflammation.
3. J Appl Microbiol. 2008 May;104(5):1324-31. Epub 2007 Nov 20.The effect of simulated gastric environments on the anti-Helicobacter activity of garlic oil.
5. Lead researcher Jed Fahey from the John Hopkins School of Medicine
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder